ESKİ İLE YENİ
             İnsanoğlu ne zaman yeni ve eskiyi bir ölçü birimi olarak kabul etti?..
Ya da bir şeyin, bir olayın, bir insanın, bir her neyse neyin eski ya da yeni olması, o şeye, o olaya, o insana, o her neyse neye ne katar,neyi eksiltir ki ondan?..
Bir zaman birimi değildir oysa yeni ve eski. Dilbilgisinde geçmiş ve gelecek zamanlar, tarihte ise geçmiş olaylar ve kahramanlar vardır ama yeni ve eski bir zaman birimi değildir.
            Bir eşyanın sıfatıdır eski ve yeni.
            Arabanız yeni, mobilyanız eski olabilir mesela.
            İnsanları ve düşünceleri anlatmanın bir yoludur bazen, yeni ve eski.
            “Eskiler” deriz, bu konularda farklı yöntemler izlermiş, yeni ufuklar açmışlar bize, deriz mesela.
            Geçip giden yılı eski, gelen yılı ise yeni yapan insanoğlunun bu mantıksız icadı, tüketim kültürünün ve popüler yozlaşmanın bir örneği olsa gerek. Hiçbir akıl ve mantık bana “yeni yıl yeni yıl yeni yıl bizlere kutlu olsun” şarkısındaki anlamı açıklayamaz. Kutlamanın anlamına bakarsak, iyi ve güzel bir olayın takdir edilmesi olduğunu görüyoruz. Giden yıla veda edip, gelen yıla hoş geldin diyen ve böylece giden yılı da gelen yılı da bildiğin canlı kanlı bir yaratık haline getiren bir yapımız var. Gidenin de gelenin de sesi ve suratı ve canı olmayan ve adına da zaman denilen bir olgu olduğunu ne zaman unuttuk?..
            Biraz da bu yüzden saçmadır, yeni yıl kutlanır kutlanmaz tartışmaları. Biraz da bu yüzden uyuşturucu gibidir, noeli, yılbaşısı, yeni yıl hazırlıkları, bilmem neleri… Yaşadığın an ve yaşadığın yerde, iyiyi güzeli ve doğruyu bulup yaşamak adına ve insanca nefes alabilmek ve kimsenin hakkını yemeden ve kimseye haksızlık etmeden adım atabilmek adına ne yaptın, neler yapmadın; gel bunun kutlamasını ya da kavgasını yapalım. Bu yılbaşı öncesi sanal alemde neler yaptığını değil de geçtiğimiz yıl boyunca kaç kitap okuduğunu, kaç film ve tiyatro izlediğini, kaç konsere gittiğini ve kaç (sanal değil gerçek) etkinlikte, toplantıda, gösteride, yürüyüşte, eylemde, doğumda ve cenazede olduğunu konuşalım.
            Eski derken, okunmaktan, sayfaları kıvrılmaktan ve çizilmekten aşınmış kitapların o hazine değerindeki eskiliğini anlatalım birbirimize. Geçmiş ve giden yılın yaşlı bir amcaya benzetilmiş ve eli bastonlu halini değil…
            Yeni derken, okuduğumuz yazarın henüz çıkmamış kitabını ya da vizyona yeni giren bir filmi konuşalım. Emekleyerek yürümeye çalışan bebeye benzetilmiş gelen yılı değil…
            2015 eskiyen ve eski bir yıl değil. Bunu konuşalım mesela. 2015 deyip eskittikleri yılda kaç insanımızın terörde, trafikte, suç batağında, orada burada öldüğünü ve öldürüldüğünü konuşalım.
            2016 gelen ve yeni bir yıl değil. Bunu konuşalım mesela. Ölümlerin ve yitip gitmelerin bu yıl da gelip bizi ve bu toprakları bulacağını konuşalım. “Aynı nakarat, hep aynı nakarat” şarkısı da sohbetimize fon olsun. Olmaz mı?.. Olur…Olsun..
            Oysa ben bu yazımı Stephen Rae’nin kısa ama eşsiz bir parçası eşliğinde yazmıştım. Parçanın ismi de bende kalsın… Olmaz mı?.. Olur…Olsun…
            Yeni yıl yeni yıl yeni yıl, yeni değil..
            Biten yıl, giden yıl, geçmiş yıl, eski değil…
            Giden de gelen de hayattır, insandır, sağlıktır, candır. Yıllar değil.           
Gününüz ve hayatınız, sağlıklı ve onurlu olsun…
           
           
 
 
 
 
 
Arama Yap
X