İ K İ  İ D A M  K A R A R I  

 

 

1) MUSTAFA KEMAL VE ARKADAŞLARI HAKKINDA İDAM KARARI

 

Yazımıza konu birinci idam kararı 1920 yılına aittir ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah tarafından fetva olarak verilmiş, dönemin Osmanlı padişahı Vahdettin tarafından onaylanmış ve dönemin Harbiye Nazırı Damat Ferit ise idam kararının uygulanmasında yetkili kılınmıştır. Kararın sanıkları; Üçüncü Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, 27. fıkra komutanı Kara Vasıf Bey, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Ankara mebusu Rüstem Bey, Doktor Adnan Bey ve Edebiyat öğretmeni Halide Edip Hanım olup; bütün sanıklar bu süreçte Anadolu’ da bağımsızlık mücadelesinin örgütlenmesi çabasındadır. Bu örgütlenme karşılığını ve desteğini bulacak; bağımsızlık savaşı sürecinde idam kararı infaz olunamayacaktır. Tarih ve gelişen bağımsızlık mücadelesi, kararın sanıklarını suçsuz ve haklı, kararı verenleri ise mahkum edecektir. 

 

“İstanbul Örfi İdare Divanıharbi’nce verilen idam hükmünün padişah tarafından tasdikiyle çıkarılan irade sureti aşağıdadır.

Mehmet Vahidettin

 

 İrade-i Seniyye

 

Kuva-yı Milliye unvanı tahtında çıkardıkları fitne ve fesadın ve Kanun-u Esasi hilafında ahaliden cebren para toplamak ve asker almak ve hilafında hareket edenlere işkence eve ezaya ve tahrib-i bilada cüret eylemek suretiyle emniyet-i dahiliyeyi ihlal eyleyenlerin mürettep ve müşevviklerinden oldukları esasiyle maznun-u aleyhim olan Üçünçü Ordu-yu Humayun Müfettişliği’nden mazul ve silk-i askeriyeden mahrec Selanikli Ali Rıza Efendi oğlu Mustafa Kemal Efendi ve Yirmi Yedinci Fırka eski kumandanı İstanbullu Kara Vasıf Bey ve Yirminci Kolordu eski kumandanı Salacaklı Ali Fuat Paşa ile Vaşington eski sefiri ve eski Ankara mebusu Midillili Alfret Rüstem Bey ve eski sıhhiye müdürü İstanbullu Doktor Adnan Beyler ve Darülfünun Garp edebiyatı muallimesi İstanbullu Halide Edip Hanım hakkında 20 Şaban 338 ve 11 Mayıs 336 (1920) tarih ve 200 numaralı mazbata-i hükmiyede muharrer olduğu üzere Mülkiye Ceza Kanunnamesinin kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve mülkiye ve nişanlarla her güna resmi unvanlarının ref’ine ve idamlarına ve elyevm hal-i firarda bulunmalarına mebni ol baptaki ahkam-ı kanuniye mucibince mallarının hacziyle usulü dairesinde idare ettirilmesine dair Dersaadet Birinci İdare-i Örfiye Divan-ı Harbi’nden gıyaben verilen hüküm ve karar ele geçirildiklerinde tekrir-i muhakeme edilmek üzere tasdik olunmuştur. İşbu irade-i seniyenin icrasına Harbiye Nazırı mezundur.”

 

 5 Ramazan 1338-24 Mayıs 336 (1920)

 Sadrazam ve Harbiye Nazırı Vekili

 Damat Ferit

 

2) DENİZ GEZMİŞ VE ARKADAŞLARI HAKKINDA İDAM KARARI

 

 İkinci idam kararı ise Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesi’ ne ait olup Mahkeme 16 Temmuz 1971 günü Altındağ Veteriner Okulu binası'nda Tuğgeneral Ali Elverdi başkanlığında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 nolu Mahkemesi'nde başladı ve 9 Ekim 1971 günü bitti. Deniz Gezmiş ve arkadaşları 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edildi.İnfaz edilen bu karar ise halen tartışılmakta ve toplumsal vicdanda kabul görmemektedir. Deniz Gezmiş’ in savunmalarından bazı kesitler aşağıda dikkatinize sunulmuştur. 

 

• "...Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık." 

• "...Öteden beri arz etmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa’nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa’yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır. Ve yine o kişiler bizim kellemizi istemektedirler..." 

• "...Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."[1] 

• "Kısaca; Amerikan emperyalizmi yurdumuzda var oldukça bu talan devam edecektir. Türkiye’nin kalkınması için tek ve zorunlu şart Amerika’nın yurttan atılmasıdır. Hem Amerika, hem kalkınma olmaz. Kalkınma toplumsal bir sorundur. Türkiye’de Amerika var oldukça, toplum kalkınamayacak, fakat büyük zenginler, komisyoncular ve uşaklar olacaktır. Amerika yurdumuzda var oldukça, kalkınma değil, tam tersine açlık ve sefalet var olacaktır."

• ...Fikir özgürlüğünü ve anayasayı paravan yapanlar önceleri Atatürkçü geçinirken, onun fikir ve şahsiyetinide küçük görmeye başladılar şeklinde ve sadece Mustafa Kemal tarafını beğeniyorlardı şeklinde bir cümle mevcuttu.Bunu kesin olarak reddediyorum, asla kabul etmiyorum.Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez,bu kasten tahrif edilmek isteniyor,gerçekler örtülmek isteniyor.Bu cümle art niyetle hazırlanmıştır.Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. 

 

3) KARARLARIN HUKUKSAL VE TOPLUMSAL NİTELİĞİ

 

Her iki idam kararı da olağanüstü dönem kararlarıdır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkındaki idam kararı sürecinde, Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’ dan yenik ayrılmış, ülke emperyalist işgale uğramış ve ülkeyi yönetenler ise işgalcilerle işbirliği yoluna gitmiştir. Kararın alınmasında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bağımsızlık mücadelesine başlamaları, emperyal işgale karşı çıkmaları, mevcut Osmanlı yönetimimin ihanet içinde olduğu tesbitini yapmaları ve halk içinde örgütlenme amacıyla Anadolu’ ya gitmeleri etkili olmuştur. Din toplumu etkileyen bir unsur olarak sistemde yerini korumaktadır ve bunun farkındaki işgal yönetimi ve işbirlikçiler de idam kararının şeyhülislam tarafından alınması ve padişah tarafından onaylanmasını etkili bir yol olarak seçmişlerdir. Sonuçta, ülkeyi işgal eden güçler, dinsel otoriteyi, devlet otoritesini ve Harbiye Nazırı eliyle de devletin silahlı güçlerini idam kararına ortak etmiştir. 

Mustafa Kemal ve arkadaşlarına yöneltilen suçlamalar ise günlük deyişle “vatana ihanet” olarak niteleyebileceğimiz Kuva-yı Milliye örgütlenmesi adıyla toplumda ayrılık yaratmak, Anayasaya (Kanun-u Esasi) aykırı olarak halktan zorla para toplamak ve asker almak ve buna karşı çıkanlara işkence etmek ve iç güvenliği tehlikeye sokmak… şeklinde sayılan eylemlerdir. 

Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında verilen idam kararı ise, 12 Mart 1970 askeri darbesinin bir sonucudur. 1965'den sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, bütün söz ve eylemleri bir yana, Mahkeme savunmalarında da belirttiği gibi, ülkesinin bağımsızlığına inanmış bir gençtir. Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik sözü onun hayata ve dünyaya bakışını özetlemektedir. Haklarındaki yargılama Askeri Mahkeme niteliğindeki Sıkıyönetim Mahkemesi’ nde yapılmış, mahkumiyet kararı da Askeri Yargıtay tarafından incelenip onaylanmış, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ ın onayı ve meclis kararı ile sonuçlanmıştır. 

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına yöneltilen suçlamalar ise yakın geçmişte “eski” sıfatını alan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun 146. maddesinin ihlalidir. Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler, şeklinde başlayan madde, sadece içerdiği hüküm açısından değil metin içeriği açısından da Mustafa Kemal ve arkadaşları hakkındaki suçlamalar ile örtüşmektedir. Kanun-u Esasi hilafında ahaliden cebren para toplamak ve asker almak ve hilafında hareket edenlere işkence eve ezaya ve tahrib-i bilada cüret eylemek suretiyle emniyet-i dahiliyeyi ihlal eyleyenlerin şeklindeki karar ile TCK.146. madde metni Anayasaya aykırılık suçunu düzenlemesinin yanı sıra Anayasaya aykırılığa ilişkin olgular açısından da benzer maddelerdir.  

 

 4) SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

a) Her iki karar da ülke yönetimindeki bağımlılık olgusunun birer sonucu olması nedeniyle siyasi kararlar niteliğindedir; buna karşın görece toplumsal kabul görmesi amaçlanarak hukuk kılıfı ile hazırlanmıştır. 

b) Her iki karar da olağanüstü dönem kararıdır ve adil yargılanma, hukuk kurallarının bütünüyle uygulanması, adalet önünde eşitlik ve -karar veren kişi ya da Mahkemenin sıfatları da dikkate alındığında- adalet olgusuna aykırı özellikler taşımaktadır. Kararlar, ilkinde, dinsel otorite olan şeyhülislam, devlet otoritesinin başı padişah ve silahlı güçlerin başı Harbiye Nazırı, diğer kararda ise, Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, Askeri Yargıtay ve Cumhurbaşkanı ile Meclis süreçlerinden geçmiştir. Olağanüstü dönem yönetimleri, kendi otoritesini korumak için yine olağan üstü yargılama yoluna gitmiştir.  

c) Her iki kararda da sanıklar, ülkenin mevcut durumunu tehlikede görerek ve hatta mevcut yönetimin ülkeye zarar verdiği tesbitinde bulunarak hareket etmişlerdir. Mustafa Kemal ve arkadaşlarına Anayasaya aykırılık, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ise Anayasaya aykırılık eylemlerine teşebbüs suçlamaları yöneltilmiştir. 

d) Her iki karar da Anayasayı korumak, toplumsal düzeni korumak ve Anayasayı ihlalin önüne geçmek gibi temellere dayanmasına karşın, toplumsal vicdanda kabul görmeyen kararlar olarak tarihte yerini almıştır. Haklarındaki idam kararı infaz olunmayan ve bağımsızlık mücadelesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ ni kuran Mustafa Kemal ve arkadaşlarının emperyalist işgale karşı savaş ve inançlarının ise haklarındaki idam kararı infaz olunan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının mücadelesine örnek oluşturması ise düşündürücüdür. Deniz Gezmiş’ in savunması açıktır: "...Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik. Bugüne kadar da bu özlem içinde kaldık." Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz.

 

Avukat Hakan Topaloğlu 

 

KAYNAKLAR

1) Atatürk İhtilali, Mahmut Esat Bozkurt, Kaynak Yayınları, Nisan 2003,

2) Deniz, Bir İsyancının İzleri, Turhan Feyzioğlu, Su Yayınları, Kasım 2000

3) Emirle Gelen İdam Kararı, Veli Yılmaz, Tüm Zamanlar Yayıncılık, Temmuz 1992

Arama Yap
X